BİR BETİMLEME DENEMESİ

… Uzun zamandır bu mahalleye gelmemişti. Aslında bu yere mahalle denilemezdi çünkü burası bir çıkmaz sokaktı. Buradaki dört evin üç tanesi ucuz betonlardan yapılma sahte binalardı. Hiçbir estetiği olmayan bu binalar sanıldığı gibi sağlam değildi. Zaten ucuz ve çakma betondan yapılma binaların sağlam olması beklenmezdi. Çelik kapıları, şaşaalı camları, beyaz boyası ile bu evler çok ilgi görüyordu. Bu çıkmaz sokakta bir de eski bir ev vardı -ki bu ev onun bir tanıdığının eviydi-. Tabii bu eve de çok sağlam denilemezdi fakat yapıldığı zamanın estetiğini gösteriyordu. Güzel huş ağacından kapıları evin dışının kötü taraflarını örtüyordu. Uzun zamandır bakımının yapılmadığı belli olan bahçeyi yabani otlar bürümüştü. Pek de gösterişli olmayan camları ve boyası eskilikten çıkmış duvarları ile bu ev insanı pek de cezbetmiyordu. Bu sokaktaki kaldırımların bazı taşlarının yerinde olmadığını gördü. Kaldırımın kenarındaki duvarlara bazı çizimler yapılmıştı. Bu çizimlerin o çizimleri yapanların adları olduğunu düşünerek yoluna devam etti. Bu sokağın biraz ilerisinde de bir meydan vardı. Bu meydanın tam ortasında boyası dökülmüş ama beyaz olduğu anlaşılan bir çeşme duruyordu. çeşmeni etrafında bazı banklar vardı. Bu banklarda bazı çiftler kızıllaşan bir havada batan güneşi izliyorlardı. Bazıları ise toplanan martılara simit atıyorlardı. Her şeyi bırakıp işi olan eski eve girdi. Burada eski bir tanıdığı oturuyordu. Evin içi dışına hiç benzemiyordu. İçerisi tıpkı bir müze gibiydi. Antika vazolar, yumuşak koltuklar, ve yine huş ağacından mobilyalar evin içini daha güzel yapıyordu. Buraya evin restorasyonunu yapmak için gelmişti. Evin içinin böyle olacağı aklının ucundan geçmezdi. böyle bir sokağa bu ev çok eski duruyordu ve bunun düzeltilmesi gerekiyordu. Ama o bu evi diğerleri gibi ucuz ve çakma betondan yapmayacaktı. Yoksa bu eve çok yazık olurdu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar